Game of Thrones dizisi kaçıncı sezonda bitecek? İşte o açıklama

Game of Thrones dizisi kaçıncı sezonda bitecek? İşte o açıklama Game of Thrones dizisi kaç sezon yayınlanacak? Game of Thrones 7. mi 8. sezonda bitecek?
Game of Thrones dizisi bitiyor mu bitmiyor mu tartışmalarına son nokta konuldu. Game of Thrones dizisinin ne zaman final yapacağı ekrana veda tarihi belli oldu.
Game of Thrones ’un (Taht Oyunları) yapımcıları daha önce defalarca, diziyi sadece yedi sezonda tamamlamak istediklerini ilan etmiş olsalar da HBO programlama başkanı Michael Lombardo, dizinin en az sekiz sezon olacağını duyurdu. Televizyon Eleştirmenleri Derneği’ne (Television Critics Association) konuşan Lombardo “Dizinin sadece yedi sezon olacağı hakkında kendi aramızda hiçbir konuşma olmadı. Asıl soru yedi sezondan sonra kaç sezon daha yapacağımız… Yapımcılar David Benioff ve Dan Weiss, dizinin altıncı sezonundan sonra iki yıl daha devam etmeleri gerektiğini düşünüyor. Onların fikirlerinin değiştirmelerini isterim” dedi.
Dizinin yapımcı şirketi HBO’nun başkanı Michael Lombardo, dün ülke basınına konuyla ilgili yaptığı açıklamada dizinin senaristleri David Benioff ve Dan Weiss’in Game of Thrones’u 8 sezonda tamamlamayı planladıklarını belirtti. Bu açıklamaya göre, sevilen dizi 2018′de ekranlara veda edecek
Ancak Lombardonun açıklamaları, Game of Thrones’un yakın zamanda beyaz perdeye transfer olabileceği iddialarını da güçlendirecek şekilde.

“Peki dizi hakkında hiçbir prequel (dizinin geçtiği dönemden önce gerçekleşen olaylar hakkında başka bir dizi) yapılacak mı?” sorusuna da cevap veren Lombardo, “Dan ve David’in yapmak istediği her şeye açığım. Onların ne istediğine güvenirim. Sanırım haklısın, prequel için müthiş bir altyapı var ama bu yönde hiçbir konuşmamız olmadı” diye konuştu.
JON SNOW ÖLDÜ MÜ?
Lombardo, özellikle sosyal medyada hala sıcaklığını koruyan bir konuya daha açıklık getirdi. Gelen bir soru üzerine Jon Snow’un öldüğünü düşündüğünü belirten Lombardo, “Gördüğüm, duyduğum ve okuduğum her şeye göre, Jon Snow öldü” ifadeleriylşe tartışmalara da son noktayı koymuş oldu.

GAME OF THRONES 6. SEZON NE ZAMAN BAŞLIYOR?
Önümüzdeki hafta çekimlerine başlanacak Game of Thrones’un 6′ncı sezonu Nisan 2016′da beyaz ekrana dönecek.

Kardeşlerim 61. Bölüm Yeni Tanıtımı Seyret Neler Yaşanacak

Kardeşlerim 61. Bölüm Fragmanı izle Kardeşlerim Son Bölüm yeni Fragmanı seyret atv her cumartesi

Kardeşlerim 60 Bölüm özeti: Ömer çıkış yolu arıyor İnsanlık parayla olsaydı, hediye alacağımız çok kişi vardı

Ahmet, Ömer’in kendi öz oğlu olduğunu öğrenmenin şaşkınlığını yaşarken; Sevgi’nin yapmak istediği son hamle, Şevval ve Ahmet’i şoka uğratır. Tolga’nın durumundan dolayı kendini suçlu hisseden Ömer bir çıkış yolu ararken, Orhan’ın Şengül’le görüşmesi, Gönül’ü iyice çileden çıkartır.

Nebahat cephesinde ise önemli gelişmeler yaşanırken, Ahmet ve Şevval’in yaptığı sinsi plan yüzünden derinden etkilenen Sevgi, hayatıyla ilgili yeni bir karar almak durumunda kalır.

Kardeşlerim 61. Bölüm Fragmanı

Kreş Seçerken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Çocuğunuz ilk kreşe başlayacağı zaman heyecanlı oluyorsunuz. Elinizden geldiğince, onun adına en doğru kararı vermeye çalışıyorsunuz. Tabii ebeveynlerin beklentileri farklı. Öncelikle kendinize sorduğunuz soruları gerçekçi yanıtlayarak, seçiminizi ona göre yapmanız sizi mutlu edecektir.

Geçen bahar ‘‘Mir’i hangi okula göndermeliyim?’’ sorusunu cevaplayabilmek adına bir çok okul gezdim. Henüz üç yaşında. Bir yanım okula göndermek istememekle birlikte, diğer yanım biliyor ki; arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi çok seviyor ve okula gitmek ona iyi gelecek. Okulların müdürleriyle görüşmem minimum bir saat sürerken, okulu gezmem sadece on dakikamı alıyordu. Kreş seçiminde nelere mi dikkat ettim?

01- Mesafe, eve yakınlık. Özellikle İstanbul gibi kalabalık-trafikli bir şehirde yaşıyorsanız, bu çok önemli bir kriter çünkü çocuğunuzun daha bu yaştan ömrünü yollarda geçirmesini istemezsiniz.

02- Adaptasyon sürecine okulun nasıl baktığı… Onların yaklaşımlarıyla sizinkinin tutması çok önemli. Evden ilk ayrılış, aileden ilk kopuş, ebeveynsiz bir yaşam alanı sırasında güvenli ayrılış konusu benim için çok önemliydi. Her okul kendine göre bir tarz belirlemiş. Kimisi yumuşak geçişler, kimisi daha katı bir duruş sergilemekten yana. Kimisi ağladığında annesini görmesine izin verirken, kimisi biraz istikrar sağlayabilmek adına öğretmenleriyle aralarında çözmeye çalışan bir sistem uygulamayı tercih ediyorlar. Maksimum yumuşak, ilk günler annesini görebileceği, ilerleyen zamanlarda da istediğinde annesine ulaşabileceği bir geçiş benim fikrime en yakınıydı. Benden bağımsız geçireceği vakitleri, kendini güvende hissederek yaşaması, öğretmenlerine-arkadaşlarına alışma sürecinde, ebeveynlerine ulaşabileceğini bilerek eğlenmesi Mir için huzurlu olacaktı.

03- Eğitim tarzları-tavırları. Her anne-babanın farklı düşünce ve görüşleri vardır. Benim açımdan üç yaşında bir çocuk ‘sadece eğlensin’ yeterlidir. Eğlenirken zaten farkında olmadan bir şeyler öğrenir ama öğrenmese de önemli değildir. Tabii ki erken yaşça İngilizce-İspanyolca vs. öğrenmesini isteyen veliler var. Saygı duyuyorum ama anadili gibi yabancı dil öğretmelerindense, çocuğumu mutlu-eğlenmiş olarak eve göndermiş olmalarını tercih ediyorum.

04- Okulun çocuğa ne katmaya çalıştığı görüşü-stratejisi ve karşılığında ebeveynlerin beklentileriyle uyuşup-uyuşmadığı. Mesela, ödül-ceza sistemi ve kıyasa bakış açıları benim adıma çok önemli bir kriter çünkü biz evde ne iki kardeşi, ne de arkadaşlarıyla Mir’i kıyaslamıyoruz. Konuşmaya başlarken, yürümeye çalışırken, yemek yerken, sayı sayarken, renkleri öğretirken, vücudunu tanırken vb. kendiliğinden oyunla, kıyaslama yapılmadan, eleştirilmeden öğrendi, yaşadı. Evdeki bu sistemin okulda da devam etmesi önemli çünkü bizim ülkemizin eğitim sisteminde zaten bir ömür yarış halinde olacakken, daha kreşten bu stresi yaşamasını istemiyoruz.

05- Okul aktiviteleri. Çocuğunuzun karakterine ve sevdiği etkinliklere göre seçiminizi yapabilirsiniz. Mesela Mir çok hareketli bir çocuk. Gününün büyük bir bölümünü sporla geçiriyor (basket, futbol, koşu parkurları). Müziğe özel ilgisi var. Okulda spor yapıyorlar mı, müzik dersleri oluyor mu veya çocuğunuzun neye ilgisi var ise sevdiği aktiviteleri yapabilecek mi önemli.

06- Geziler ve etkinlikler. Okulun hava şartlarına karşı bakış açısı benim için değerli çünkü yaz-kış Mir dışarıda olmayı seven bir çocuk. ‘‘Hava soğuk dışarı çıkamaz.’’ diye bir durum bizde söz konusu olamaz. Çocuklar hava şartlarına göre giyindikten sonra sıcakta da, soğukta da her gün temiz havada vakit geçirmeliler diye düşünüyorum. Okulun açık havada park-oyun alanının olup-olmaması önemli. Tiyatroya götürüp-götürmedikleri veya tiyatronun onlara gelip-gelmediğini öğrenmeniz gerekiyor. Ne kadar sergi, müze gezdiklerini bilmeniz gerekiyor. Arkadaşlarıyla paylaştığı bu anlar onları gelecekte sanatsever bireylere dönüştürecek.

07- Yıl sonu karneleri ve gösterileri. Notlarla dolu bir karne tüm okul hayatımızın kabusu olmuştur herhalde. Sınavlardan ziyade, alacağımız sonuçlardan korkarız, değil mi? Karnesiz bir kreşe ‘eveeet’. Karne nedir? Not nedir? Gereksizdir. Bir çocuğun ‘nasıl oyun oynadığı’ değerlendirilebilir mi ya?! Değerlendirilmemelidir. Gösterilere gelince de, her çocuk öğrendiklerini sahnede insanlara sergilemeyi sevmek zorunda mıdır sizce? Biz anneler kendimizi tatmin edeceğiz, çocuğumuzu alkışlayacağız diye onlara bu stres yaşatılmamalıdır diye düşünüyorum. Seven çocuk zaten istediği şekilde kendini sahnelere atar. Şiir okur, şarkı söyler, enstrüman çalar, sporcu olur… Biz değil, onlar seçsinler.

08- Doğum günü kutlama şekilleri. Her ailenin imkanı ve yaratıcılığı eşit olmayacağı için çocuklarda eksiklik, mutsuzluk yaratabilir. Bizim tercih ettiğimiz okulda, doğum günlerinde çocuklar hep birlikte arkadaşlarının kutlama pastasını mutfakta hazırlıyorlar ve küçük bir eğlenceyle pastayı midelere indiriyorlar. Ben bu fikri çok sevdim.

09- Okuldaki uyku düzeni. Öğlen uykusu olup-olmadığı. Çocuğun uykuya mecbur tutulup-tutulmadığı. Mir, çok erken bırakmış olmasına rağmen iki yaşından beri öğlen uykusu uyumuyor. Bu sebepten okulda, onu okulda uykuya zorunlu tutacak bir tavır, onu okuldan soğutacaktır. Belki arkadaşlarıyla birlikte yatağa gitmek, kitap okumak hoşuna gidebilir ama isterse oyun oynamaya devam edebileceği düşüncesi onu rahatlatır. Bu sebepten benim için ‘öğle uykusu zorunluluğu’ önemli bir kriter.

10- Verdikleri gıdalar. Yedirme stratejileri. Artık genellikle her okul çocuklara yedirdikleri gıdalara çok dikkat ediyor. Sağlıklı ve doğal beslenme hepsinin saydığı iyi özellikleri arasında ki bence zaten olması gereken bir durum, bu madde bir okulu ön plana çıkarmamalı, olağanı olmalı. Benim açımdan yemek konusu psikolojik anlamda başlıyor; yemeği nasıl yedirdikleri, yemezse zorlayıp-zorlamadıkları. ‘‘Yemeğini bitirmezsen, bu masadan kalmazsın.’’ diyerek, çocuğu ağlatarak mutfakta oturtan özel okullar duyduktan sonra korkularım depreşti herhalde. Bazı veliler çocuklarının yemeklerini mutlaka yemesini istiyorlarmış, tabii ki herkesin kendi tercihi ama Mir için istediğim, arkadaşlarıyla sofraya oturması, o günkü öğünün yararlarından bahsedilmesi ve onu ne kadar sağlıklı-güçlü yapacağı aktarılarak, yemeğin cazip hale getirilmesi, sonra yiyip-yememe seçeneğinin ona bırakılması. Tıpkı evdeki gibi… Zorlama olmadan, istediği kadar yemesine izin verilmesi.

11- Tuvaletteki tavırları, beze bakış açıları. Günümüzde ailelerin korkulu rüyası olan taciz ve bu konuyla ilgili okul yönetimde nasıl önemler alındığıyla ilgili konuşmak çok önemli. Evet, okulun kamerayla izlenmesi artık yasak. Ebeveynlerle genellikle sınıf öğretmenleri gün içerisinde fotoğraf paylaşıyorlar ama sadece kendi çocuklarınınkini. Ama çocuğum eve bir yeri morarmış gelse ve okulda bana anlatılanla, onun anlattıkları uyuşmazsa bu olayın gerçekleştiği anı izleyebilmeyi tercih ederim. Bununla birlikte Mir tuvalete gittiğinde onunla kimin ilgilendiğini –çünkü güvendiği tek bir kişinin ilgilenmesini isterim- ne kadar müdahale ettiğini, çocuğuma ne ölçüde dokunduğunu bilmek isterim. Yardıma ihtiyacı olmadığı zaman sadece gözlem, yardıma ihtiyacı olduğu durumlarda da ihtiyacı kadar destek olunmasını tercih ederim. Bazı okullar üç yaşından itibaren bezli kabul etmiyorlar ki; bu bana çok katı bir kural geliyor. Bazıları tuvalet eğitiminden sonra kesinlikle çocuklara dokunmadıklarını söylüyorlar ki; akşam annelerin evde kişisel temizliklerine yardım etmeleri gerekiyor. Bu durum da benim adıma çok sert bir uygulama ama böylesini tercih eden ebeveynler olabilir (özellikler günümüzde). Benim bakış açıma göre, tuvalet sırasında kişisel temizliğini kendisinin yapması için öncelikli olarak sözlü destek olunması, hala yardıma ihtiyacı var ise özel bölgelerine direkt dokunmadan destek olunması.

12- Okulda pedagog veya psikolog var mı? Okulda çocukların gelişimlerini karşılıklı konuşabileceğimiz, evdeki sorunlarda çocuğumu okulda gözlemleyerek bize destek olabilecek danışacağımız birisinin olabilmesi önemli.

13- Doktor veya ilkyardım bilgisi olan kişi sürekli okulda mı? Olası bir sağlık sorununu nasıl çözdüklerini yönetimle konuşmak, sürekli gidilen bir doktoru var ise hastane ve doktorun bilgisini paylaşmak, sağlık probleminde anında haberdar olunacağımı bilmek beni rahatlatır. Okulda doktorun olması bir avantaj. Yine de her şartta çocuğumun başına gelen herhangi bir kazayı akşam eve geldiğinde değil, o sırada öğrenmek isterim.

14- Okulun bina olarak güvenirliliği. Okulun eğlenceli planlanması, renkli-öğretici şekilde dekore edilmesi evet insanın içini açıyor ve hem çocuğu-hem ebeveyni cezbediyor. Ama güvenliği hepsinden önde geliyor. Mesela bir okul gezmeye gittiğimde, okulun bahçe kapısı açıktı ve çocuk bahçede başında hiçbir büyük yokken oynuyordu. Ben içeri girdiğimde de bana doğru koştu. O sırada o çocuğu alıp, gitsem kimsenin ruhu duymayacaktı çünkü çocuğun elinden tutup, kreşe ben soktuğumda öğretmenlerin çocuğun dışarıda olduğunu bile farkında olmadıklarını anladım. Çocuk kapıyı açıp-çıkamamalı. Merdivenler güvenlikli olmalı. Genellikle villalara kurulu düzende, üst katlardan bir ebeveyn endişe etmemeli. Seçtiğim okulda, çocukların parmakları kapıları sıkışmasın diye bir düzenek kurmuşlar, hoşuma gitti.

15- Hijyen. Okulun nasıl temizlendiği, ne sıklıkla temizlendiği hepimiz için önemli bir detay çünkü çocukların okula başlaması demek salgınların evimize taşınması demekle eş anlamlı. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz ama içinizi rahatlatmak için tekrar dile getirmek istiyorum. Mir’in doktoru Sinan Bey (Sinan Mahir Kayıran) bir yaşından beri der ki; ‘‘Sosyalleşmesi, hastalanmasından daha önemli. Hastalansa da iyileştiririz.’’ Ve kardeşim de der ki; ‘‘Bir çocuğu hastalanmadan büyütmeye çalışmak sadece seni Guinness Rekorlar Kitabı’na sokar ama daha büyük sağlık problemleriyle karşılaştırır.’’ O yüzden okul hayatına, oyun gruplarına bebeklikten itibaren devam.

16- Ücret. Ve tabii ki fasulyenin faydalarına geleceğiz. Henüz kreşe giden bir çocuk için bence kimse şartlarını çok zorlamasın. Neticede oyun oynayacaklar. (En azından bence öyle olmalı. Gerisi teferruat.)

https://www.instagram.com/bebekolduannedogdu/

https://www.facebook.com/bebekolduannedogdu/

Altınbaşak otu neye iyi gelir?

Dr. Ömer Coşkun, kronik böbrek yetmezliği hastalarına altınbaşak otunu önerdi.

Böbreklerin, kanda bulunan zararlı atıkları ve üreyi süzerek idrar yoluyla vücuttan dışarı attığını kaydeden Dr. Coşkun, “Kanımız, böbreğin ana birimi nefronlarca süzülerek arındırılır. Böbrek yetmezliğinin ilk aşamalarında herhangi bir belirti görülmeyebilir. Ancak böbreklerin çalışma kapasitesi düştükçe vücuttaki su ve elektrolit dengesi bozulmaya başlar. Böbrek yetmezliği bir sonraki aşamaya geçtiğinde güçsüzlük, nefes darlığı görülür. Bu noktada ayaklar ve bacaklar başta olmak üzere vücut genelinde şişlik oluşabilir. Böbrekler tam kapasite ile çalışmadığı için tuvalette idrar çok az gelebilir ya da hiç gelmez. Diğer belirtilere bakacak olursak iştah azalır, mide bulantısı ve kusma görülebilir. Peki, kişide kronik böbrek yetmezliği varsa veya böbrek yetmezliğine adaysa ne yapılabilir. En başta doktor kontrollerini tahlillerini testlerini aksatmayacak. Tıbbi desteğin yanında ben böbrek hastalarına altınbaşak otunun tavsiye ediyorum” dedi.

Altınbaşak otunun içindeki etken maddelerin böbrek hastaları için son derece faydalı olduğuna dikkat çeken Dr. Ömer Coşkun, “Yapılan araştırmalar altınbaşak otunun böbrek sağlığına faydası kanıtlanmıştır. Sabah akşam bir tatlı kaşığı ölçüsünde çorbaya katıp kullanılırsa daha iyi olur. Belirli bir zaman sonra Kreatin ve Üre gibi değerler normal seviyeye gelebilir. Ama lütfen bu bitkiyi emin ellerden güvendiğiniz yerlerden temin edin, çünkü yanlış seçilen altınbaşak otu faydasını göstermez” diye konuştu.

Kadir Gecesi’nde nasıl dua edilir?

Bu gece Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle ‘Bin aydan daha hayırlı’ Kadir Gecesi. ‘Tan yeri ağarıncaya kadar esenliğin süreceği gece’yi Peygamberimiz ailesiyle birlikte ibadetle geçirmişti.

Kesin olarak bilinmemekle birlikte İslam dünyası Ramazan ayının 27. gecesini ‘Kadir Gecesi’ olarak idrak etmektedir. İnsanlara dünya ve ahirette mutlu olmanın yollarını gösteren, beşeriyyeti karanlıklardan çıkarıp aydınlığa kavuşturan dinimizin kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim Ramazan ayında, Kadir gecesinde inmiştir.

Tan yeri ağarıncaya kadar selam

Cebrail (a.s.)’in diğer meleklerle bu gece yeryüzüne inerek Allah’a ibadet eden kulları selâmlamaları ve bu gecenin tan yeri ağarana kadar selâm ve esenlik olması da ilâhî rahmetin çok güzel bir tecellisidir.

Bin aydan daha hayırlı olduğu açıkça bildirilen bu gece bizim için Allah’ın büyük bir lütfudur.

Aile fertlerini uyandırırdı

Peygamberimiz, Ramazanın son on gününde, her zamankinden daha fazla ibadet eder, aile fertlerini de ibadet için uyandırırdı.

Hiç şüphesiz Kadir gecesine yetişmek mü’minler için büyük bir mutluluk olduğu gibi, en iyi şekilde değerlendirilmesi gereken bir fırsattır.

İslam alimleri bu geceyi, namaz kılarak, Kur’an okuyarak, dua ederek, tevbe ve istiğfarda bulunaraka suretiyle ihya etmeyi tavsiye etmişlerdir.. Namaz borcu olanların hiç olmazsa bir gün bir gecelik kaza namazı kılmaları, böyle bir borcu olmayanların ise nafile namaz kılmaları uygun olur.

Bu kutsal gecede;

Şerefli bir kitap (Kur’an-ı Kerim)

Şerefli bir melek aracılığıyla, (Cebrail)

Şerefli bir ümmetin,

Şerefli peygamberine (Hz. Muhammed A.S.) nazil oldu.

Kadir gecesi;

Kur’an-ı Kerim’in bu gecede inmesi,

Bu gecenin bin aydan (83 sene, 4 ay) daha hayırlı olması,

Allah’ın ezelde takdir ettiği şeylerden bir yıllık olayların ana kitaptan alınarak görevli meleklere bildirildiği gece olması, sebebiyle üstün bir değer taşımaktadır.

Bu gecenin, müstakil bir sûre ile şerefi yükseltilmiş, Kur’an-ı Kerimin 97. sûresi buna tahsis edilmiştir.

Yüce Allah şöyle buyuruyor:

“Doğrusu, Biz, onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.

Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin?

Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler.

O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”

Kur’an şefaat edecektir

Peygamberimiz Kur’an okuyanlara bu Yüce Kitab’ın şefaat edeceğini şu sözleri ile bildirmiştir. “Kur’an okuyunuz, zira O, kıyamet gününde sahibine (okuyana) şefaatçı olarak gelir.” Bu sebeple, Kur’an-ı Kerimin yeryüzüne inmeye başladığı bu mübarek gecede, Kur’an okumanın ayrı bir değeri vardır. Peygamberimizin saygıdeğer eşi Hz. Aişe (R.A.) diyor ki: “Peygamberimize: – Ey Allah’ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim” diye sordum. Peygamberimiz:

“Allahım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet” diye dua et” buyurdu.

Son on günde gizli

Konu ile ilgili rivayetler arasında; Kadir gecesinin, Ramazanın son on gününde, sayıları tek olan gecelerin içinde ve bu tek sayılı gecelerden de

27. gecede olduğu rivayeti tercih edilmiş ve asırlardan beri mü’minlerce kutlanagelmiştir. Kadir Gecesi’nin bu ay içerisinde hangi gece olduğunun gizlenmesi, mü’minlerin her geceyi Kadir Gecesi bilip, her gece çokça ibâdet etmeleri içindir. Kadir Gecesi dolayısıyla İstanbul’un çeşitli cami ve Ramazan çadırlarında da özel etkinlikler düzenlenecek.

OnePlus Ace 2 Dimensity Edition yakında piyasaya sürülecek

OnePlus Ace 2 Dimensity Edition yakında piyasaya sürülecek Kısa süre önce Çin’de piyasaya sürülen OnePlus Ace 2, Snapdragon 8 Plus Gen 1 işlemciden güç almakta. Anca şirket şimdilerde cihazın Dimensty yonga setinden güç alan bir versiyonunu hazırlıyor. Söylentilere göreyse yakında piyasaya sürülmesi beklenen OnePlus Ace 2 Dimensity Edition, Snapdragon 8 Plus Gen 1’den güç alan varyanta göre ufak değişikliklere sahip olacak.

İşte OnePlus Ace 2 Dimensity Edition’ın beklenen özellikleri ve fiyatı:
PHP110 model numarasına sahip OnePlus Ace 2 Dimensity Edition, MediaTek Dimensity 9000 SoC’den güç alacak. 1.5K düz ekran ile değiştirilecek Ace 2 Dimensity Edition, 120Hz yenileme hızına sahip 6.7 inç AMOLED ekrana sahip olacak.

100W hızlı şarj destekli 5000mAh bataryaya sahip olacak cihaz, 64MP OmniVision OV64M ana kameranın ev sahipliği yaptığı 8MP Sony IMX355 ultra geniş kamera ve 2MP GalaxyCore GC02M makro kameradan oluşan üçlü arka kamera kurulumuna sahip olabilir.

Sızdırılan rapora göre Android 13 tabanlı ColorOS 13 ile kutudan çıkacak cihazın 12GB RAM ve 256GB depolama seçeneğine sahip varyantın yaklaşık 410 dolar fiyat etiketine sahip olması bekleniyor.

Apple M2 işlemcisinin ilk benchmark skoru ortaya çıktı

Apple’ın WWDC 2022’de tanıttığı yeni nesil işlemcisi M2, Geekbench’te ortaya çıktı. M2’nin benchmark sonuçları oldukça iyi bir güncellemeyi gözler önüne seriyor.

Apple, WWDC 2022 geliştirici konferansında M2 işlemcisini ve M2 işlemcili ilk cihazlarını tanıtmıştı. M1’e göre ciddi performans ve verimlilik iyileştirmeleri sunduğu iddia edilen M2, popüler benchmark platformu Geekbench’te gözüktü. M2 işlemcili MacBook Pro olduğu düşünülen cihazın skorları, oldukça heyecan verici.

M2, önceki nesile göre %20 performans artışı sağlıyor

M2 işlemcisinin Geekbench 5 skoru, işlemci hakkında yeni detayları gösteriyor. M2 işlemcisi, M1 işlemcilerindeki gibi 3.2GHz yerine 3.49GHz hızında çalışıyor. Tek çekirdek performansında %11,56 artış ile 1919 puan alan M2, çok çekirdek performansında %19,45 artış ile 8928 puan almayı başarmış. Böylece Apple’ın M2 işlemcisi, tek çekirdek performansında Core i9-12900K’a oldukça yaklaşıyor.

M2 işlemcisi, Metal benchmark testinde ise 30627 puan alarak M1’in 21001’lik puanına fark atıyor. Böylece 10 çekirdekli grafik birime sahip M2’nin, maksimum 8 çekirdekli grafik birimine sahip M1’e karşı ciddi bir güncelleme aldığı belli oluyor. Geekbench’te görülen M2 işlemcisinin aktif soğutma sistemli MacBook Pro modeline ait olduğu düşünülüyor, bu nedenle M2 işlemcili MacBook Air biraz daha farklı bir performans gösterebilir.

Baba Candır da sürpriz değişiklik

Baba Candır’da sürpriz değişiklik TRT 1’in sevilen dizisi Baba Candır’da 2. kez yönetmen değişikliği yaşandı.

Yapımcılığını MF Yapım’ın üstlendiği, başrollerini ise Settar Tanrıöğen, Uraz Kaygılaroğlu, Berna Koraltürk, Melis Tüzüngüç, Özgün Karaman, Tolga Pancaroğlu, Tülay Bursa, Mihriban Er ve Mehmet Ulay’ın paylaştığı yapımın yönetmenliğini üstlenen Murat Onbul, görevini 2. sezonda ‘Sakarya Fırat’, ‘Güllerin Savaşı’ ve son olarak ‘Oyunbozan’da kamera arkasına geçen Emre Kabakuşak’a devretti.

Baba Candır, yeni sezonuyla Eylül’de TRT 1’de!

İki dizide oynadım diye oyuncu mu oldum!

Henüz 20 yaşında dizilerin aranan yüzleri arasına giren Hazal Kaya, Mecmua dergisi için Ayşe Arman’ın sorularını yanıtladı.

Oyunculuk, çocukluğundan beri istediğin bir şey miydi?

– Sahne sanatları ve müzikle hep bir şekilde ilgim oldu. Beş sene bale yaptım. Yedi sene keman çaldım. “Bu kız, sanatla ilgili bir şey yapacak” durumu hep vardı. Orada annem devreye girdi, beni oyunculuğa yönlendirdi.

Konservatuvar?

– Yok öyle bir geçmişim. Okullu değilim. Bir yaz, Asos’ta tatil yaparken yanımıza yapımcı bir kadın geldi, “Ben seni dizide oynatmak istiyorum” dedi. Hemen üzerine atladım. Demek ki birinin, “Gel seni oyuncu yapalım” demesini beklemişim. Orada başladı her şey ve sonra kimse durduramadı.

Ne zaman oluyor bu?

– Liseye girmeden bir yaz önce. Sonra lisede okurken kendimi geliştirmeye çalıştım. Ekol Drama’ya gittim Ayla Algan’a, sonra Ümit Çırak’a devam ettim, hâlâ ediyorum. Ve sonrası geldi, reklamlar, diziler.

Kaç yaşındasın?

– 20.

Ama sanki çok uzun yıllardır hayatımızdasın..

– “Genco” dizisi başladığında 16’ydım. Ekranda büyüdüm diyebilirim. Evet, bütün Türkiye tanıdı beni ama bende bir değişiklik yok. Daha önce İstiklal’de birlikte gezdiğim arkadaşlarımla yürürken, insanların gelip benden imza istemesi onları şaşırtıyor. Bu ilgi karşısında şımaracağımı zannediyorlardı, oysa ben hep aynı kızım, gram değişmedim. Hep paspaldım, hâlâ öyleyim.

Peki sence niye ego patlaması yaşayıp, “Ben neymişim be abi!” olmadın?

– Biraz da nasıl bir aileden geldiğinle alakalı. Ben “Genco”ya başlamadan annem benimle bir saatlik bir konuşma yaptı. “Bundan bir ay sonra, insanlar seni tanıyor olacak, hazır mısın? Benden her türlü destek ve yardım alabileceğini biliyorsun değil mi? Sıkıştığın yerde n’olur gel” dedi ve ekledi: “Bu arada bir dizide oynuyorsun diye kendini star filan zannetme. Kırarım bacaklarını!” Bu yüzden bayılıyorum anneme, gerektiği zaman ayar verebildiği için. Ben hâlâ “Ayşegül’ün kızıyım”, “avukatın kızı”, öyle bilirler mahallede beni.

OLGUN HALİMİN YANINDA 20 YAŞ SALAKLIĞIM VAR

En çok ne öğrendin ailenden?

– Bizdeki kural şudur: Herkes kendi ayaklarının üzerinde duracak. Benim ailem şen dullar ailesi gibi. Hep kadın, kadın, kadın. Anaerkildir. Ben mesela para kazanıyorum ya, öyle sağa sola saçacak bir durumum yok. Kendim için bir gelecek hazırlamam gerekiyor, yapmak istediğim şeyler var. Yurtdışında okumak gibi. Geçen sene Los Angeles’a gittim, orada bir süre eğitim aldım. Bir taraftan da gelişmek, kültürlü olmak, bilgili olmak para demek. Şu anda Bilgi Üniversitesi Sahne Sanatları’nda okuyorum. 30’umda bile olsam, bitireceğim orayı. Ama Los Angeles’ta ya da Berlin’de denklik sağlanabilirse de okuyayım diyorum. Bunlar için para gerekiyor.

Tırnak yemekten rahatsız mısın?

– Evet. Lisede metalciyken, siyah oje süremiyordum, çok üzülüyordum. Çünkü ortasına kadar yenmiş tırnağa, siyah oje süremiyorsun. Bir gün çok saygı duyduğumuz rock’çı ağabeylerden biri “Sen oyuncu olmak istiyormuşsun” dedi, “Evet” dedim, “Bu ellerle ne oyuncusu olacaksın!” dedi. Bitti bende tırnak yeme durumu ama geçen hafta çok sevdiğim bir arkadaşımı kaybettim, bak bu iki tırnak tekrar yarıya indi.

Bacağındaki ‘Küçük Prens’i niye yaptırdın?

– Bir karar aşamasındaydım. Ya etrafımdakileri dinleyip bir şey yapacak mutsuz olacaktım ya da kendi iç sesimi dinleyip yapmayacaktım. Böyle zamanlarda Küçük Prens okuyorum. Bir şekilde doğru karar vermemi sağlıyor. Normalde iş konusunda hep anneme ve menajerime danışırım. İlk defa, ikisine de danışmadan aldım bu kararı. Çok da isabetli davranmışım. Dedim ki Küçük Prens’e, “Teşekkür ederim, seni artık vücudumda taşımanın vakti geldi!” Şimdi bir tane de enseme yaptıracağım.

Bu sefer neyin sembolünü?

– “Cinayet mahali adam”ı vardır ya, tebeşirle yere çizilmiş adam, onun koşan hali. Rüzgar olacak arkasında, önünde de bir şey kıracak.

Bu kadar erken meşhur olmanın yan etkileri olur mu, ne dersin?

– Zannetmiyorum. Evet şanslıyım, sevdiğim işi yapıyorum, yaparken keyif alıyorum. Ama bu da netice de bir iş. Şöyle bir durumum var, Burger King’de çalışmıyorum da sete gidiyorum. Çok abartmıyorum yani.

“Yaşımdan daha olgunum” diye bir rahatsızlığın var mı?

– Yok. Çünkü bu olgun halimin yanında, bir de 20 yaş salaklığım var. Çünkü ne yaparsam yapayım ben aslında 20 yaşındayım. Sadece belki yaşıtlarıma göre, daha fazla insan kaybettim. Ölümle daha çok yüz yüze geldim…

KISA BOY AVANTAJ

Kolay aşık olur musun?

– Yok.

Şimdi fotoğrafçı bir sevgilin var değil mi, senden 17 yaş büyük

– Bu konu bana özel kalsın. Özel hayatımdan bahsetmek hoşuma gitmiyor. Bugüne kadar da anlatmadım zaten.

Vücudunda en çok nereni seviyorsun?

– Alnımdaki yarayı! Çocukken yine zıplarken, yanlışlıkla duvara kafa atmışım. Kan revan. Ve hatalı dikmişler. Böylelikle o yanlış, hayatındaki en güzel şeye yol açtı. Kusur seviyorum ben. Çok fazla düzgünlük, güzellik beni sinir ediyor. Yüzümdeki o dikiş izi çok hoşuma gidiyor.

Kısa boylu olmak, avantaj mı dezavantaj mı?

– Avantaj! Altıma bir takoz koyuyorlar, oluyorum 1.75. Çekiyorlar, tekrar 1.58’im.

Bir ara şişmanladığına kafayı takmışlardı…

– Evet, hakikaten duba gibiydim. Çünkü ergenlik. Vücudum değişiyordu. Başta, milletin arkamdan dedikodu yapması üzüyordu beni, sonra “Evet ya, şişmanım kime ne!” demeye başladım.

Ortalıktaki playboy gibi adamlar sana yazmıyorlar mı?

– Görmüyorlar ki beni, görseler belki ama ben hep çalışıyorum. Gece çıktığım zaman da Taksim’deyim. Onlar başka yerlere gidiyorlar.

29, Şamdan

– Hiç bilmem! 29’a bir kere gittim “Aşk-ı Memnu”nun veda yemeği orada oldu. Bir göründüm, sonra çıktım.

Bir erkekte en tahammül edemediğin şey?

– Kendini beğenmişlikten hiç hoşlanmam. Bir de saygısız insanlardan.

Sevgilinle mutluluk kareniz?

– Böyle oturuyoruz. Duruyoruz. Sadece huzurlu bir şekilde durabilmek bile benim için önemli.

Birlikte yaşamayı düşünmüyor musunuz sevgilinle?

– Bilmem. Ben geleceği çok düşünmem.

Oyuncuları hep bu sevişme sahneleri soruları rahatsız ediyor di mi?

– Oyunculukta bir kuraldan bahsediyorsak; kural, işini en iyi şekilde yapmak olmalı. Ben işimi elimden geldiği kadar iyi yapmaya çalışıyorsam ve orada böyle bir şey varsa, “Hayır efendim ben öpüşemem, sevişemem” demek bana terbiyesizlik gibi geliyor. O zaman oyuncu olma.

Başka eklemek istediğin bir şey…

– Ayşe Arman’a röportaj vereceğim diye korkmuştum. Korkacak bir şey yokmuş! İyi ki yaptık.

BEN OYUNCU ADAYIYIM

Sen vahşi bir dünyanın içindesin ve çok gençsin. Bir sürü karar alman gerekiyordur. Sana annen mi yardım ediyor? Ben koca kadın bir sürü şeyde bocalıyorum, sen daha 20 yaşındasın, kim akıl fikir veriyor?

– Küçük Prens! O yüzden, sürekli yeni bir şeyler okumak istiyorum. Kendimi geliştirebilmek ve daha isabetli kararlar alabilmek için…

İnsan haftanın 6 günü bu kadar yoğun çalışırsa, kendini geliştiremez ki, güdük kalır! O yüzden mi çektin gittin Los Angeles’e? Bir durmak, farklı şeyler görmek ve kendini geliştirebilmek için?

– Tam da bu. Çünkü malzemem kalmadı, ben konservatuarlı değilim. Amatörüm. Ben olsa olsa oyuncu adayıyım, iki dizide oynadım diye oyuncu mu oldum? Los Angeles’a resmen kaçtım. Eğitim almak ve dil kursuna gitmek için. Bir sürü hayalim var, Almanca öğrenmek istiyorum, Fatih Akın’la çalışabilmek istiyorum. Onun haberi yok tabii. Bu yoğun tempo bitsin, mailler atacağım, onun setinde olmak bile bana yeter.

15’İMDE TEK BAŞIMA İTALYA’YA GİTTİM

İtalya’da en sevdiğin şehir…

– Floransa. 15 yaşındayken tek başıma gittim.

Annen tasalanmadı mı?

– Yok canım, o yolladı. Cüzi bir de para verdi, “Bununla idare edeceksin” dedi. 8-9 şehir gezdim İtalya’da. Geri dönerken de uçağı kaçırdım, ağlayarak onu aradım, “Ya işte böyle” dedi, “Demek ki macera dudağını deldirmekle olmuyormuş, havaalanında bekle bir sonraki uçakla dönersin.”

MEZUNİYETİM İÇİN ALTIN KELEBEK’E GİTMEDİM

Meşhurluğun en berbat yanı

– Her istediğim zaman arkadaşlarımla olamamak. O da meşhurluktan değil aslında işin temposundan. Onlar eğlenir abuk sabuk fotoğraflar çektirir, ben ben olamam o karelerde. Lise mezuniyetimde Altın Kelebek vardı. Ve “Aşk-ı Memnu”nun ilk senesi, benim orada olmam lazım. Yapımcımız Mustafa Şen, “Bütün ekip orada olacağız, seni de bekliyoruz” dedi. “Ama” dedim, “Ben bugün liseden mezun oluyorum.” “Orada biraz vakit geçir, gel” dedi. Sonra telefon açtım, “Rica etsem arkadaşlarımla kalabilir miyim?” dedim. “Hadi peki tamam” dedi.

Fırtına Bursada da Dinmedi

Bursa-Spor Toto Süper Lig’de Trabzonspor deplasmanda Bursaspor’u Jaja’nın ilk yarıda attığı gollerle 2-0 yenerek liderliğe yükseldi.

Karşılaşmanın ilk yarısı oldukça çekişmeli geçti. İki takım da önce hücumu düşününce, stada gelen futbolseverler ilk yarıda çok sayıda gol pozisyonu ve 2 gol izledi. Bursaspor, savunmasını önde tutup Trabzonspor’a uyguladığı baskıyla topa daha fazla sahip olmaya çalıştı, ancak bunda istediği derecede başarılı olamadı.

Konuk Trabzonspor ise Bursaspor’un baskısını kanat organizasyonları ve uzun paslarla aşmaya çalıştı. Özellikle sağ kanadı Serkan Balcı ile iyi kullanan bordo-mavili takım, aradığı gollere erken ulaşınca rahatladı. Karşılaşmanın hemen başında 5. dakikada Trabzonspor üstünlük golünü buldu. Ani gelişen atakta sağ kanattan hareketlenen Burak, topu ortadan ceza sahasına giren Jaja’nın önüne attı. Bu oyuncunun sert şutunda top filelere buluştu: 0-1.

11. dakikada Bursaspor atağında sol kanattan hareketlenen Vederson, topu ceza alanı içine ortaladı. Ön direkte Sercan’ın kafa vuruşunda top kaleci Onur’dan döndü. Pozisyonu iyi takip eden Ozan İpek, dönen topu penaltı noktasına doğru gönderdi. Insua’nın vuruşunda top defanstan döndü.

16. dakikada Trabzonspor ikinci golü buldu. Sol kanattan ceza sahasına giren Umut, topu penaltı noktasına gönderdi. Jaja, düzgün bir vuruşla takımının ve kendisinin ikinci golünü kaydetti: 0-2.

24. dakikada Bursaspor atağında sağ kanattan hareketlenen Mustafa, topu penaltı noktasına doğru gönderdi. Ozan İpek’in yatarak kafa vuruşunda köşeden filelere doğru giden topu Onur son anda tokatlayarak kornere çeldi.

35. dakikada Bursaspor atağında sol kanattan hareketlenen Ozan İpek, topu ön direğe ortaladı. Turgay’ın vuruşunda kaleci Onur topa iki hamlede güçlükle sahip oldu.

44. dakikada Ergiç’in ceza sahasının dışından sert şutunda top direğin hemen yanından auta çıktı.

İlk yarı 2-0 Trabzonspor’un üstünlüğüyle sona erdi.Maçtan Notlar
Spor Toto Süper Lig’in zirvesini yakından ilgilendiren Bursaspor-Trabzonspor karşılaşmasına iki takımın taraftarları da büyük ilgi gösterdi.

Stat kapıları maçın başlamasına 2 saat kala açılırken, iki takım taraftarları da kapıların açılmasıyla adeta tribünlere akın etti. Yeşil-beyazlı taraftarlar her maçta olduğu gibi futbolcuları tek tek tribünlere çağırarak ”yumruk şov” yaptırdı. Bursaspor taraftarlarının iki sezon önce Trabzonspor’dan transfer edilen Hüseyin Çimşir’i ”Bursalı Hüseyin” diyerek tribünlere çağırması ilgi çekti.

Yeşil-beyazlı taraftarlar, Medical Park Antalyaspor maçında başına aldığı darbeyle sakatlanan Ali Tandoğan’ı da unutmadı. Taraftarlar sık sık tecrübeli futbolcu lehine tezahürat yaptı.

Trabzonspor Cephesi
Trabzonsporlu taraftarlar da kendilerine ayrılan Açık Kale Arkası tribündeki yeri tamamen doldurdu. Maç boyunca takımları lehine tezahürat yapan bordo-mavili taraftarlar da futbolcularını tek tek tribünlere çağırarak alkışladı.

Trabzonspor taraftarları eski futbolcuları, şu anda Bursaspor formasını giyen Hüseyin Çimşir’i de unutmadı. Bordo-mavili taraftarlar Hüseyin Çimşir’i yanlarına çağırıp alkışlamak istedi, ancak Hüseyin bu talebe olumlu yanıt vermedi.

Ayberk İçin Saygı Duruşu
Bursasporlu yönetici Şentürk Yazıcı’nın hafta içinde yaşamını yitiren oğlu Ayberk Turan için maç öncesi saygı duruşu yapıldı.

Saygı duruşu sırasında Açık Kale Arkası tribünde ”Ayberk Kalbimizdesin” yazılı, Ayberk’in fotoğrafının da bulunduğu poster açıldı. İki takımın taraftarları da yaşamını yitiren Ayberk Turan’ın anısına ”alkış” tuttu.

Bursaspor’da 2 Trabzonlu
Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, Trabzonspor maçında, eski Trabzonsporlu iki futbolcuyu da sahaya sürdü.

Sağlam, sakatlığı bulunan Ali Tandoğan’ın yerine sağ kanatta Mustafa Keçeli’ye ilk 11’de şans verirken, Trabzon doğumlu Hüseyin Çimşir de ilk 11’de sahaya çıktı.

Egemen’e Islıklı Protesto
Bursasporlu taraftarlar, Bursaspor’da kaptanlık da yapan Egemen Korkmaz’a ıslıklı protesto yaptı.

Trabzonspor taraftarları da futbolcularına sahip çıkarak, ”Egemen bizimdir” tezahüratı attı.
Kaynak: AA